Bu anahtarlar İtalya’da bir Ruhsağlığı Bakımevi’nin anahtarları; Raymond Depardon’un fotoğrafladığı anahtarlar; fransız fotoğrafçının çektiği 65 anahtar askısı ve belki daha fazlası; bazısı anahtarsız, bazısı ise tek anahtarlı… Yuvalarının üstünde belirgin olmayan, silik isimler olan bir anahtar kalabalığı… Ardındaki insanı temsil eden anahtar yığını… Akıl sağlığını yitirmiş insanları anlatan dişli demir parçaları. 1 numaralı insanın hayatı… 2 numaralı hastanın hikayesi… 10 numaralı erkeğin dramı… 36 numaralı kadının dünyası… 65 numaralı insan evladının hayalleri ve belki de sonsuz numaralı canlının umutları…
Her anahtara nasıl hayatlar sinmiştir kim bilir! Her anahtarla hangi hikayeler kilitlenip açılmıştır kim bilir! Hangi var olamayan duyguların parmak izi vardır üzerlerinde kim bilir? Bilemeyiz. Anahtar gizlilik sembolüdür. İnsan sırlarını kilitler, göstermek istemediklerini kilitler, paylaşmak istemediklerini kilitler. Kendi kalbinde kilitler. Kendi gözünde hapseder. İkinci bir anahtar ne kadar açabilir ki ruhun kilitlediğini. Hele bu ruh hasta bir ruh ise? Gözler boş, kalpler boş. Boşluğu hangi anahtar hapsedebilir ki! Sadece bir yığın, bir kalabalık olup gider bu dişli demir parçaları.
Aynı zamanda anahtar vazifeyi, sorumluluğu simgeler. Akıl sağlıkları yerinde olmadığı için sorumluluk duygusundan da yoksundur bu 1 numara, 2 numara, 3 numara… Bakıcılar taşır onların taşıyamadığı sorumluluğu; onları kilitleyerek. Ve sadece o kadar. Tüm hayatlarını üstlenmezler. Onların yerine sevemezler. Onların yerine özleyemezler. Onların yerine yaşayamazlar. Onlar olamazlar. Onları kilitleyerek soyutlarlar sadece. Sadece isimleri kalır, silik olan isimleri. İçi boşaltılmış isimler, anahtar askılarını süsleyen isimler. Özelliklerini kaybetmiş özel isimler. Hasta kimliğine terk ederler onları. Kilitli kapıların arkası öğretmenlerin, doktorların, annelerin, babaların eşitlendiği yerdir. Anahtarlar hastalanmadan önceki hayatlarını silmişler. Kilitlemişler geçmişe açılan kapıyı. Geleceğe açılan da kilitlidir ya! Akıl hastaları o kapıların arkasında iyileşecekler diye asosyalliğe mahkum bırakılıyorlar; akıl sağlıklarını kaybettikleri için zaten yalnız olan onları gereksiz yere yalnızlaştırıyorlar. Bu anahtarlar yaşama şanslarını, nefes alıp verme haklarını kilitliyorlar. Hasta olan hastaların hastalıklarını pekiştiriyorlar. Çünkü Dünya Sağlık Örgütüne göre: “Sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir.” Onları kilitleyerek topluma kazandıramayız. Depardon’un objektif tuttuğu o sallanan anahtarlar kimsenin dünyasını sallamasın. 65 anahtar da iyi senaristlerin iyi senaryolarını yazdıkları kalemleri olsun. Anahtar bilginin ve inisiyasyonun sembolü olsun. Efsane gerçek olsun.
Add comment