Gözümün Daldığı O An

21 Aralık 2014   |   by   |   in category Görü-Yorum   |   with 0 and 0   |  
Home > Blog > Blog > Görü-Yorum > Gözümün Daldığı O An
Gözümün daldığı o an

Fotoğraf: Elliott Erwitt, İngiltere. Brighton, 1966.

Hem kadınız, hem erkek; hem coçuğuz, hem yaşlı. Yaşama arzusuyuz, hayatta kalabilme çabasıyız. İnsanın içindeki insanız; kimsenin görmediği, kimsenin bilmediği. İnsanın içindeki düşünceyiz; kimsenin okuyamadığı, kimsenin duymadığı. Sessizlik, kararlılık, korku, sevgi, nefret…hayatız; dilegetirmediğimiz, gizlediğimiz. Yenilgilerimizi itiraf etmeyen savaşçılarız. Yalnızlığız. Boşluğuz. Hiçliğiz. İnsanız. O ana kadar.

O an sadece biziz. Hepimiz biliriz o anları. İnsan yavrusu doğar. İlk defa sıcak bir dokunuş ile tanışır. O an etrafındaki kalabalığa rağmen yine yalnızdır. Kimse gerçek anlamda ona yaklaşamaz. Herkesin ve her şeyin paralelindedir. Kalabalıktan bir parçayız ama kalabalığın bir parçası değiliz. Ve işte o an biz farklı bir boyuta geçeriz. Kendi kendimizle başbaşayız. Vakit yüzleşme vakti. Zaman rahat bir nefes alma zamanı: çevreleyeni yoksayan yalnızlık; saniyelik uzaklaşma, anlık zafer; her şeyi karalayıp, herkesle dalga geçmek; hayatı ciddiye almamak; günah işlemek, bir gözünün dalmasıyla dünyayı ayağının altına getirmek; tüm yapmak isteyip de yapamadıklarını yapmak; tüm olmak isteyip de olamadıklarını olmak; vicdanınla başbaşa kalmak. Dünyanın kurucusu o an sensin, geçici de olsa. Senin için ötekilerin dünyası o an duruyor. Diğerleri umurunda bile değil. Sadece sen varsın. Bu anın en güzel ve kıskanalacak tarafı ise kimse seni durduramıyor. Tahmin edilmezsin. Özelsin. Özgürsün. Her şey senin için var. Aklına, hayal gücüne kim dur diyebilir ki! O an sen bir sanatçısın ve kendini yaratıyorsun. Geriye kalan her şey seni izliyor.

Elliott Erwitt’in çektiği fotoğrafta insan ruhunun hürlüğünü görebilir. Kendine dışarıdan bakabilme imkanını veriyor bu kare. O anı yaşarken nasıl göründüğünü izleyebilir. Uçsuz bucaksız bir deniz ve zafer kazanmış bir ihtiyar. Kim bilir neler düşünüyor? Bilemeyiz. İşte bu gizemin getirdiği zafer bizi yenilmez yapan. Dalgalara inat Erwitt’in fotoğrafladığı o anı yaşıyor. Dev deniz bile sözünü geçiremiyor, küçülüyor, yok oluyor hatta görünmez oluyor. Dalgalarının sesi ile eşlik ediyor sadece. O an o anı yaşayan insandan daha güvende olanı yok. Endişeler, kaygılar, hastalıklar, ölüm bile onu tehdit etmiyor, o an onları düşünmediği sürece. O an onu kim incitebilir? O an onu kim üzebilir? O an onu kim öldürebilir? O istemedikçe kimse! O an insanın kurtulduğu andır. Kalbinin konuştuğu, gözünün gördüğü, dilinin çözüldüğü andır. Engellerin kalktığı andır. Hiç düşünmeden var olduğu andır.

O anlar iyi ki varlar. İnsan kendini hatırlıyor. İnsan dinleniyor. Hayatın kalabalığından ve gürültüsünden uzaklaşabiliyor. Sadece kendisi için nefes alıyor, başka kimseyi ve hiçbir şeyi düşünmeden. O an annelikten, babalıktan, ablalıktan, ağabeylikten, elemanlıktan, patronluktan, öğretmenlikten, doktorluktan istifa ediyor. O an içindeki insan var sadece; sosyal statüsünden ve cinsiyetinden bağımsız. O an kalbi atan ve yalnızlığa kavuşmuş bir insan olarak orada bulunuyorsun. Gözün dalmış ve sadece kendi pencerenden bakıyorsun; camın önündeki çiçekleri, yoldan geçen ve sana bakanları hesaba katmadan. Ne denizi, ne güneşi, ne rüzgarları, ne yağmurları, ne katilleri, ne cinayetleri görmeden yaşıyorsun o anı; bakacağın yönü, gideceğin mesafeleri, elini tutacağını, düşman belleyeceğini kendin belirleyeceğin o anı; büyük olmana rağmen çocuklaşabileceğin o anı.

O an yalnızlıksın, boşluksun, hiçliksin, insansın; istediğin gibi ve istediğin kadar. O an dokunulmazsın, dilediğin gibi. O anın tek sahibisin.

Add comment

Düğün Fotoğrafçısı Ankara | GUJJAR PHOTO ® 2013 - 2020 | Site Haritası | Facebook | Twitter | Instagram

Önceki yazıyı okuyun:
Nikon D5300
Nikon D5500 Kapıda | Duyum

Nikon'un amatör DSLR kullanıcıları için ürettiği D5XXX serisinde hareketli günler yaşanıyor.

Kapat